20 Nisan 2014 Pazar

Gönüller Sultanına Mektup...

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
Bismillahirrahmanirrahim

"Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salavat edendir." Gerçek cimri, yanında anıldığım hâlde bana salavat etmeyendir." (Tirmizi, Daavât, 110) 

Allahümme Salli âlâ Seyyidina Muhammedin ve âlâ Âli seyyidina Muhammed

Esselatü Vesselamü Aleyke Ya RASULALLAH
Esselatü vesselamü aleyke ya HABİBALLAH 
Esselatü vesselamü aleyke ya Seyyidel evveline vel'ahirin,
Vesselamün alel mürselin. 

Selamların en güzeliyle s
ize bu mektubu yazmaya başladım Efendim..

Sen yoktun Sultanım,

Senden önce doğan Güneş Seninle daha parlak doğdu o gün.

Sen dünyaya geldiğinde yıldızlar dünyaya daha bir yakınlaştılar seni görmek için
Senin nurun Yüce Allah (c.c) tarafından 
yaratıldı. Senin nurundan önce ne levh, ne kalem, ne cennet, ne ateş / cehennem vardı. Ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne cin ve ne de insan vardı."

Yaratılmışların en güzeli, yaratılmışların en doğrusu, yürüdüğü yolları bastığı toprakları misk’i amber kokularıyla çevreleyen Alemlere rahmet cennet ehline sultan Efendim... Senin nurunla yaratıldı cennet ve cehennem, Senin nurunla yaratıldı arş’ı alem,  Senin nurunla yaratıldı yer yüzü ve gök yüzü, Senin nurunla yaratıldı Levh-i Mahfuz, Senin nurunla yaratıldı melekler, Senin nurunla yaratıldı La ilahe illallah Muhammedu’rresulüllah…

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdem aleyhisselam Cennetten çıkarılınca, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabını da diğer insanların duyması için] "Ya Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?" buyurdu. Âdem aleyhisselam da, Arşta "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım") [Taberani]

Kutlu bir gecede, şereflendi dünya Çünkü seninle tanıştı... Karanlık çökmüş dünyadaki tek aydınlık misali, mehtaplı bir gecede yanıp sönen ışıltılı yıldızlar gibi, daha da güzel, tarifsiz bir nurla, nurunla teşrif ettin yeryüzüne… Sen ki İnsanların peygamberisin ve sen ki alemlere rahmet olarak gönderilensin ve Sen ki peygamberimizsin elhamdülillah...

610 senesinin Ramazan ayı…“Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.” (Alak,96:1-5)

Sen müjdelerin en büyüğü…

Şüphesiz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak (Kur'an) ile gönderdik Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın (2/119)

Biz bunu bildik, inandık ve iman ettik Efendim

Sen buyurmuştun efendim; Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki hiçbiriniz, ben kendisine ebeveyninden, çocuğundan ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça, iman etmiş olamaz. Ravi: Müslim, İman 69-70

YAŞAMINDA…

Samimi olarak ashabın zamanında “anam babam Sana feda olsun” diyenlerden olamadık efendim

Bir; Hz.Mus'ab Bin Umeyr (r.a) gibi olamadık Sana benzediği için Uhud gazvesinde ibn Kamie tarafından sağ kolu kesildiğinde şükürler olsun Hz. Muhammed (S.a.v) kurtuldu sol kolumuda al, sol kolu kesildiğinde şükürler olsun Hz. Muhammed (S.a.v) kurtuldu bir başım kaldı başımıda al dediğinde başıda kesildi.

(bir rivayete göre başı yere düştüğünde Umeyr yüzünü saklıyordu. Yüzünü Saklıyordu Koca Mus'ab, Koca Mus'ab yüzünü saklıyordu ama konuşacak hali de yoktu sondakikalarını yaşıyordu. Kim bilebilirdi acaba O'nun yüzünü saklamasının sebebini?

Resulü Ekrem (s.a.v) şerhetti... Buyurdular ki: " Mus'ab hicabından yüzünü saklıyor, çünkü bana söz vermişti. Hayatta oldukları sürece beni koruyacak, bana zarar dokundurmayacaklardı. Şimdi Rabbim' den hicap içinde ben hayattayken hâlâ dudaklarım kıpırdıyor, YA RESULULLAH' a bir şey olursa?

Mus'ab benden çok hayırlıydı, öldüğü zaman sarmak için kefen bulamadık. Başını örttük ayakları açık kaldı, ayaklarını örttük başı açık kaldı. N´eyleyelim Ya Resulullah? Dedik
Buyurdular ki: " AVRET MAHALLİNİ ÖRTÜN ve GÖMÜN
)

Halbuki Hz.Mus'ab Bin Umeyr (r.a) seni tanımadan önce yumuşak yataklarda yatan, güzel ve temiz kıyafetler giyen biriydi seninle birlikte bütün bunları geride bırakıp tek güzelliğin sende olduğunu görmüştü.

Ve o ilk öğretmendi her çıktığı gezide onlarca iman dolu gruplarla dönerdi sana aklını da, bedenini de imanın ve senin yoluna feda etmişti.

Onlar…

” İnandık” demekle yetinmemişler, Sana olan sevgileriuğrunda her türlü zulme ve işkenceye göğüs germişlerdi. Bu uğurda gerektiğinde yurtlarından, mallarından ve canlarından fedakârlık etmişlerdi. Onların Sana olan sevgileri, yavrusunu korumak için kendisini tehlikeye atan bir annenin ciğerparesine olan şefkatinden daha fazlaydı. Mesela Hz. Ali’ye, “Siz Resûlullah’ı (a.s.m.) ne kadar seviyordunuz?” diye sorulduğunda, O, şu cevabı vermişti:

“Resûlullah bize malımız mülkümüz, çoluk çocuğumuz, anamız ve babamızdan daha sevgili idi. Ona, susadığımızda soğuk suya duyduğumuz arzudan daha çok arzu duyar, daha çok severdik.”

Bu sevgi öyle büyük sevgi idi ki; Belki de bunun ilk tecrübelerinden birine Hz. Ömer (r.a) da yaşadık. Bir gün Efendim sen sormuştun: “Beni ne kadar seviyorsun?” Cevabı ise, “Seni canımdan başka her şeyden çok seviyorum!” oldu. Ama Sen Efendim en can alıcı noktaya dikkatini çekmiştin, “Canından da çok sevmedikçe tam iman etmiş olamazsın, ya Ömer!” buyurmuştun.

SENİ CANIMIZDAN ÇOK SEVİYORUZ EFENDİM…

Biz sevgiyi seni ruhlarımıza gıda olarak benimsedik efendim..Kalplerimiz seninle canlandı seninle şahlandı...

Yinede bunun sözlerde kaldığını düşünüyor ve Senden bizleri affetmeni istiyoruz Efendim...

Bir Ebu Talha (r.a) vardı; senin kalkanın olmuştu. “Anam, babam sana feda olsun Ya Resulullah! SAKIN SANA OK İSABET ETMESİN.” derdi.

Bir Enes bin Nadr (r.a) vardı; Resülullah vefat etti denildiğinde Resulullah’tan sonra sizin yaşamanızın ne faydası var?” deyip kılcını çekip müşriklere karşı şehadeti kazanana kadar savaşan.

Bir Zeyd b. Desine (r.a) vardı; “Değil Muhammed (sav) in sizin elinizde olması, onun ayağına Medine sokaklarında diken batmasına dahi razı olmam.” derdi.

Efendim senin saçının teline kurban olanlar vardı. Halid b. Velid (r.a) senin umre sonrasında traş olurken saçının telini alabilmek için yarışanlar arasında öne geçerek aldığı bir tutam saçını sarığının içinde saklayıp tüm savaşlarda galip gelen bir komutandı

Mescidlere gelir, meclislere gelir saçının ve sakalının tek tanesi biz onu gördüğümüzde göz yaşlarına boğuluruz ama ne yazıkki unuturuz sana göz yaşı seni yaşamakla olur

Ve sahabe sevgisi…  

Onlar için en büyük gaye, Cenâb-ı Hakk’ın sevgisini kazanmaktır. Bunun yolu da Sana tabi olmaktan geçer biliriz. Âl-i İmrân Sûresi’nin 31. âyetinde buyurulur:

“De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.’”

Bu emirler ışığında yaşamayı gaye edinen sahabelerin en mühim meselesi, Senin sevgini kazanmak, sana olan bağlılıklarını göstermekti. Sana olan bağlılıklarının yolu daseni dinlemek ve sana tabi olmaktan geçiyordu.

Neden? Okuduk, öğrendik, duyduk ve bizde bu bağlılığı gösteremedik diye soracağız... Ama sen bizleri affet Efendim...

Öyle bir zamanki Senin hayatınla yaşamayı öğrenemedik Sevginin bu olduğunu bilemedik, dünya aldı içine bizi savuruyor... Affet bizi Efendim…

Özür dilerim…

Özrümüz büyük utancımız büyük. Adını, sevgini bir bayrak gibi dalgalandıramadık gönül semalarında. Giremedik kalplere, anlatamadık senin adını, sunamadık sana muhtaçbenliklere.

Büyük utançlara kundaklandık; affet bizi ama Sen Sultansın Efendim, ne olur himmetini esirgeme boynu bükük, yüreği yaralı bizlerden, ümmetinden.

Efendim senden utanarak yeni bir hicretini diliyoruz. Sen gel ki, güneşin bizi terk ettiği karanlık gecelerimize dolunaylar doğsun. Biz yeniden haykıra haykıra “Tale’al-Bedru” ları okumaya başlayalım

Keşke bizde senin yaşadığın zamanda yaşasaydık. Keşke seninle aynı meclislerde bulunsaydık, senin duanı alsaydık seni görsek seninle yürüseydik. Senin sevgine nail olsaydık

Senle cihad etsek, senin rızanı kazanabilseydik

Senin önüne kalkan olsaydık...

Senin ayağına diken batmasın diye yollarını temizleseydik

Biz senin ahirzaman ümmetin olarak senden bizleri affetmeni istiyoruz...

Bir bilseydik seninde bizleri sevdiğini ümid ediyoruz bizler için istediğin şefaatten bizleri sevdiğini..

 

VE BİZ

İlk sünnet oturarak su içmek ve yatarken sağ tarafına yatmak; çocuklara öğretilen ALLAH birdir ve Peygamberin kim sorusundan HZ. MUHAMMED (s.a.v). Sonra güzel ahlak dersim sendin

Sonralarda senin hayatın ve güzelliklerin...

Biliyorsunuz onu oturarak su içerken bildik, annelerimiz yavrum Peygamberimiz suyu hep oturarak içermiş,Peygamberimiz hep sağına yatarmış, Peygamberimiz yatarken böyle dua edermiş. Diyerek bizlere Pegamberimizi anlatırdı, sonrasında sünnetleri tekrarlanırdı... Biz onu sünnetiyle tanıdık, sevdik, doğruları bildik.

2010 mart ayı dünya ikliminde bir oraya bir buraya savrulan ben; bir gün seni özlemiş, sana olan hasretiyle yanmış, tutuşmuş, senin nur cemalinin yattığı mekana Medine’ye gelmiştim, Senden rıza dilemeye, Senden dua dilemeye, Senden özür dilemeye… Öyle ki Efendim orada bile senin karşına aman durup dua istemek çok zordu ne yapacağımı bilmez bir durumda görevli insanların devam edin demesiyle gözlerimden damlalar süzülüyordu. Huzurundan ittirişlerle uzaklaştım, dayanamadım yine yeşil kubben etrafında döndüm, kubbeye baka baka yine geldim huzuruna ve kalabalık yüzünden sana doya doya bakamadım Efendim

Duam oldu sana doya doya bakmak

Ertesi gün yine senin huzuruna gelmek için yola çıktım,mescidine ayak bastığımda gözüme Yüce Allah (c.c) Kitabı Kur’an-ı Kerim takıldı ve bulmuştum efendim senin huzurunda Kitabı alıp karşına oturup okumaya başladım.Görevliler hiçbirşey demediler ve ben sana bakıyor, selam ediyor, dua istiyor ve özür diliyordum… Aramızda 5 metre vardı Efendim neden diyordum neden bu yaşıma kadar sana gelmedim affet beni Efendim

Ensar’ın şehrinde durduğum her gün senin huzurunda bizleri affetmen için senin sohbet meclisinde bulunurmuşcasına kalbimden bizleri affetmeni istedim Efendim…

Senden ayrılmak o kadar zordu ki Efendim Bedenim yola koyulmuş ama ruhum meclisinde kalmıştı... Ama bir şeyin sevinci vardı bir tarafımda Allah (c.c) evine doğru yola çıkmıştım… Oraya ilk adım attığımda ettiğim ilk duam seni bir daha görmekti

Beni affet Efendim 2 senedir sana gelemiyorum…

Efendim ahirzaman ümmetin içinde seni çok sevenlerde var.. Sen ve Senin güzelliklerin anıldığında içlerini sevinç kaplayan ama senin zamanında çektiğin sıkıntılarıduyunca ağlayan, parçalanan insanlarda var. Onlarki sana komşu olmak isteyenler, onlarki seni görmek isteyenler,onlarki seninle yatıp seninle kalkanlar. Senin bugüne bıraktığın, mesajlarla hayatını idame ettirenler. Cennet ehlinde sana komşu olmak isteyen bizleri affedip komşuluğuna kabul eder misin Efendim?

Seni sevenler bilirler ki seni seven Allah (c.c) sevgisine nail olurlar. Seni yaşayan bilirler ki Allah (c.c) rızasına nail olurlar.

Efendim

“Kim bir musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibeti hatırlasın. Çünkü bu, en büyük musibettir” buyurmuştun.

Efendim; biz sevgiyi senle yaşamadığımız sürece sevginin gerçek manasını anlamayacağız, sevmenin senin sünnetinle olduğunu, ALLAH yolunda cihatta olduğunu kavramadıkça dünyalık sevgilerle kalacağız.

Seni unutmuşuz ve musibetler çarkı içinde dönüp duruyor hep başka şeylere bağlıyoruz başımızdaki musibetleri.
Seninle öğrenmeli hoşgörüyü, adalet
i, sevgiyi, saygıyı, anlayışı, cömertliği ve yumuşaklığı...

Yaratılanlara bakınca bile seni göremeyen biz, senden şefaat diliyoruz…

Güle bakınca bile seni göremeyen biz, senden şefaat diliyoruz…


Bizlerin bu yaşadığı zamanı sen öncelerde 
söylemiştin efendim, bunun için sabahlara kadar affedilmemizi istedin Yaradan’dan ama bizler senin bu şefaatine nail olmak için dua ediyoruz.

Efendim bizleri de sancağın altına al,

Efendim bizleri de cehennem ateşinden uzak tut.

Efendim senin öyle sahabelerin vardıki onlar bile bizler için dua buyuruken biz adlarını bile unuttuk bizi affedecekler mi?

Bir Ebu Bekir (r.a) Sıddık ’ların efendisi hayatın boyunca yanından ayrılmamış Câmiu'l Kur'an vardı. O ki bütün malını mülkünü canıyla beraber İslam yolunda harcamış insan

Birgün Efendimiz (S.A.V.) Hz Ebu Bekirin yanına gelip ona dedi ki:
"Ya Eba Bekir dün sen hangi amelde bulundun
 ki Allah sana cennette bir köşk ihsan edecek ve sen o köşkün hangi penceresinden bakarsan bak Cemalullahı göreceksin. Dün hangi güzel amelde bulundun" dedi. Hz Ebu Bekir

"Ya Resulullah dün ben farklı birşey yapmadım herzamanki ibadetlerimi yaptım"
 dedi. Efendimiz:

İyi düşün sen herzamankinden farklı bir amelde bulundun o amelde Allahu Tealanın çok hoşuna gitti." Hz Ebu Bekir düşünmeye başladı sonunda şunları söyledi:

"Ya Resulullah dün ben senin ahirzaman ümmetinin ahiretteki durumunu düşündüm. Onlar o gün çok perişan olacaklar. Ama sen ümmetine çok düşkünsün, onların o zor durumunda sende üzüleceksin,ağlayacaksın ama bende seni çok severim.
 Senin üzülüp ağlamana dayanamam. Ben bütün bunları düşünürken kalbim galayana geldi ve ellerimi kaldırıp şöyle bir duada bulundum;

YA RABBİ VÜCUDUMU ÖYLE BÜYÜT ÖYLE BÜYÜT Kİ CEHENNEMİNE BENDEN BAŞKASI SIĞMASIN"

Ya Rabbim bizleri cennetinde Ebu Bekir (r.a) komşu kılAmin...

Öyle bir zamandayız ki efendim;  dünya kasveti sarmış etrafımızı, dünya işleri içinde boğulmuş. Sanki sadecedünya içinmişiz gibi unutmuşuz seni ama bilmiyoruz ki Seni anamızdan, babamızdan, evladımızdan daha çok sevmedikçe bu dünyada da ahrette de huzuru ve mutluluğu yaşayamayacağız.

Sen alemlere rahmet olarak gönderildin, biz bunun kıymetini bilmiyoruz. Sen sabahlara kadar ümmetim diye ağladın biz ise sabahlara kadar seni anmaktan bir haber olduk, ama efendim biliyorumki sen şefeaatinden bizleri mahrum etmeyeceksin.

Ensar gibi olamadık efendim Sana kucak açamadık, Senin ümmetine kucak açamadık, Müslüman ülkelerde akan kana dur diyemedik. Biz evlerimizde sıcacık yataklarımızdayatarken, onlar sadece seni yaşamak ve Allah (c.c) emirlerini yerine getirmek istediler onlara yapılan zulme sessiz kaldık ve sesimiz hala çıkmıyor

Efendim senin zamanında yardıma muhtaçlara el uzatan, dertlilere derman olan pişmanlıklara dua olan insanlar vardı ama şimdi muhtaçlıları ittiren, dertleri dertlendiren,pişmanlıkları azdıran insanlar var. İslam emir ve yasaklarını fetva adı altında şekillendirmeye çalışanlar var.O kadar boş yaşıyoruz ki hep ziyandayız Acaba bizisabahlara kadar ağlayıp şefaat istediğin ümmetin olarak kabul edecek misin? Eğer Sen bizi kabul etmezsen Yüce Rabbim bizleri nasıl affedecek Ya Rasulallah? Bırakma bizi gönlümüzün Sultanı, affet bizi affet ki Yüce Rabbimde bizi cehenneminden uzak tutsun.

VE GİDİŞİN…

Gidişin Efendim bizi yalnız bırakışın Hicretin 11. senesi, Rebiülevvel ayının on ikisi, Pazartesi günü. Milâdî 8 Haziran 632. altmış üç yaşında iken mübarek ruhun Refik-i Alâ'ya yükseldi.

Gidişin bu dünyada bizleri yapayalnız sensiz bırakışın efendim

Veda hutbeni yaptığında akan gözyaşları deniz oldu

Senin gidişinle yıldızlar söndü

Sen cin ve insin peygamberi Hz. Muhammed S.A.V keşke bizde seni görenlerden olsaydık... Ama biz seni görmeden sevenler meclisinde olmak için çabalıyoruz.

Ey güzeller güzeli, sevgililer sevgilisi...

Senki bu dünyadan göç etmeye yakın zamanda demiştinki "Ey insanlar! Sizden ayrılma vaktim oldukça yaklaşmıştır. Sizden birine vurmuşsam, işte sırtım gelsin vursun. Birinizin malını almışsam, gelsin hakkını alsın. Sakın hak sahibi, 'Şayet kısas talebinde bulunursam, Resûlullah bana darılır.' diye düşünmesin! Bilmelisiniz ki, benden hakkını isteyene darılmak benim fıtratımda yoktur. Benim yanımda en sevimliniz, hakkı varsa, gelip benden onu isteyen kimsedir. Yâhut helâl edendir. Ben Rabbimin huzuruna üzerinde kul hakkı olmadan varmak istiyorum." O zamanki hala adaletini ve doğruluğunu gösteriyordun. Sen bizlere hakkını helal et ey Sevgili...

Bu ahirzaman dünyasında seni unutmamış olan sana sevgi duyan "ümmetim ümmetim" diye seslenişini duyup sevgine layık olmaya çalışan bizlere eksiklerimiz olsada şefaat et.

Yarabbi biz kulların senden affını ve mağfiretini istiyoruz, affı bol olan Allah’ım bizleri de Sultanlar sultanı Peygamberimiz Hz. Muhammed S.A.V efendimize ümmet kıl, cennet ehlinde onunla birlikte cennet hayatı yaşamamızı nasip et.

Allah’ım bize peygamber efendimizin ahlakıyla yaşamak nasip et ki, peygamber efendimizin sevgisine layık olalım.

Efendim bir elimize güneşi, bir elimize ayı verseler senin yolundan asla vazgeçmeyeceğiz

Ey Rabbimiz! Rasulünü anışımızdan haberdar et! O’na binler salat, binler selam! Habibine Makam-ı Mahmut’u ver. O’na vesileyi lutfet. O’nu refik-i Âlâya yükselt. Bizi de affet.O’nun hatrına affet,Zatının hatrına Affet.


twitter.com/infial_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder