22 Aralık 2014 Pazartesi

Rafah Sınır Kapısı

         Gazze'nin son savaşından sonra Arap ve İslam dünyasında,"Gazze ablukası artık kalkacak ve Gazze özgür olacak" diye söylentiler ortaya atılmaya başlandı; fakat Gazze'nin şu an içinde bulunduğu durum, eski durumundan daha zor olduğunu ve ablukanın daha sıkı ve zalimce olduğunu gösteriyor.

Yıllardır Gazze'de elektrikler, ilaç malzemeleri ve gıda malzemeleri eksik... Bu yazımda bunlardan bahsetmek istemiyorum, sadece bir noktaya değineceğim: Herkesin duyduğu ama orada tam olarak nelerin yaşandığını ve geçekten nasıl bir insani durum olduğunu bilmediği ''Rafah Sınır Kapısından'' bahsetmek istiyorum. Türkiye'ye geldiğim zaman, oradan geçmek zorunda kaldığım sınır kapısı... Bir zamanlar İsrail ve Mısır tarafından kontrol altındaydı ama 2005'ten sonra İsrail'in Gazze'den çekilmesi ile Filistin ve Mısır kontrolü altında olmaya başladı ve gerçek Rafah sınır kapısı sorunları o zamanlardan sonra olmaya başladı. Sürekli kapalı olan kapı nadiren açılır, açıldığı zaman da belli yolcu sayısı ve yaş sınırlaması olur ve çoğu zaman çoğu Filistinli'nin –Gazzeli– o kapıdan girişine izin verilmiyor. Herhangi bir gerekçe gösterilmeden çok basit bir şekilde ''senin geçmen yasaklandı'' deniyor ve o Gazzeli artık hayallerinden vazgeçmek zorunda kalıyor.

Sınır kapısından geçebilmek için aylar önce adını ''Geçmek isteyenler'' listesine yazdırman gerek. Artık zulüm macerası başlamıştır. Adını yazdırdıktan birkaç ay sonra –şanslı isen- adın yolcular arasına geçer ve bu maceranın ilk adımını atlamışsın demektir. Ve artık her gün sınır kapısına geçersin çünkü her an açılabilir düşüncesi ile gider insanlar; ama hiçbir şekilde açılmaz. Binlerce insan kapıda bekler. Bazen soğukta bazen sıcakta... Bu insanlar arasında yaşlılar, hastalar, yaralılar, kadınlar ve çocuklar oluyor. Bekleme alanı çok küçük ve dar olduğu için insanlar neredeyse üstüste çıkıyorlar, zor durumda olan hastalar da beklemek zorunda kaldıkları için çoğu zaman hayatını kaybediyorlar.

Maceranın ikinci adımı ise sınırdan geçtikten sonra başlıyor. Çoğu Gazzeli sınırı Kahire'deki havaalanını kullanmak için geçer –Gazze'deki havaalanı yıkıldığı için Mısır'dakini kullanmak zorundayız- Mısırlılar da havaalanına gitmek isteyen Gazzelileri sınır kapısında –Mısır tarafında- bekletirler. Belli bir sayı olana kadar –genelde 50 kişi– bir otobüsün içine bindirilip birkaç askerle direkt havaalanına gönderilirler. Bu yolculuk da ayrı bir işkence yolculuğudur. Aslında otobüs o kadar eskidir ki her an durabilir durumda ve askerler de kimsenin otobüsten inmesine izin vermiyor. Eğer bir ihtiyaç olursa, 7 saatlik yolculukta sadece bir kez duruyor otobüs ve anlaşmalı oldukları bir yerde duruluyor. Yemekler berbat olmasına rağmen, yemekleri dört beş kat fiyatı ile satıyorlar ve biz almak zorunda kalıyoruz; çünkü otobüs başka yerde durmuyor. Havaalanına vardıktan sonra askerler bütün yolcuları toplayıp ''transit odası'' dediğimiz bir yerde toplar ve orada başka bir işkence başlar...

En fazla 20 kişiyi alabilen odanın içinde en az 300 kişi kalıyor bunların içinde kadın yaralı hasta yaşlı ve çocuklar da bulunuyor. Odadan kimsenin çıkmasına izin vermiyorlar, askerler kapıda nöbet tutar ve yemek almak isteyen olursa askere para verir. Asker yemeği almaya gider ve aynı şekilde kötü yemekleri pahalı satarlar. Askere de para vermek zorundasınız yoksa almaya gitmez. Odada en az 4 gün beklenir. Bazen aylar sürebiliyor... Her gün en fazla 5 kişinin istediği yere gitmesine izin veriyorlar. Türkiye'ye gelirken o odada beş gün kalmıştım. Aslında şanslı biri sayılabilirim.

Son zamanlarda Mısır ve Türkiye arasındaki siyasi sorunlardan ve Türkiye'nin Gazze'ye destek vermesinden dolayı Mısırlılar, Türkiye'ye gitmek isteyen herhangi bir Gazzeli'nin –yaralı da olsa, hasta da olsa– sınırdan geçmesine izin vermiyorlar.

         Son olarak iki mesaj göndermek istiyorum: İlki, Mısır halkına... Onların ne kadar zulüm altında olduklarını en çok bizler biliriz; fakat sessiz kalmaları onları neredeyse bu zulüme ortak yapıyor. Gazzelilerin ne kadar zulüm altında olduklarını en çok Mısır halkı bilir; ama buna rağmen en çok onlar sessiz kalır. Tabii ki buna bütün müslümanlar da dahil... Zulüme sessiz kalmak, yapılan zulüme ortak olmaktır.

Diğer mesajım da, yahudilere sınırdan giriş konusunda her türlü kolaylığı sağlayan Mısır hükümetine... Gazze'nin; komşunuz olduğu, müslüman olduğu, aramızda bir kan bağı olduğunu unutun, bizi de eyahudi olarak sayın. Belki bu kolaylıktan faydalanırız...

Selam ve dua ile...

Tevfik Alhamss (@tevfik_hamss)
22.12.2014