Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmâniyânız kim; Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı şehâdetden...
29 Eylül 2014 Pazartesi
Filistinliler Topraklarını Sattı mı?
Ve böylece hikayem başlar; bu soruya cevap bulmak için bu soruyu soranlara cevap vermek için. Filistinliler kesinlikle topraklarını satmadı. O topraklar zaten sadece Filistinlilerin toprakları değil ki satsınlar. Kendime sordum soruyu da, sizlere bir daha soruyorum; eğer biz topraklarımızı sattıysak neden yıllardır ‘’hak etmediğimiz’’ bir toprak için can verelim? Neden kanlarımız akıyor o zaman? Sizin sahip olduğunuz bir şeyi sattıktan sonra onu geri almak için acaba savaşır mısınız? Onun için mücadele verir misiniz? Tabii ki hayır. Çünkü onun karşılığına birşeyler almışsınız ve o artık sizin değil. Bu, mantık penceresinden olan ilk cevabım. İkinci cevabımı benim yaşadıklarımdan ve gördüklerimden sizlere aktarmak istiyorum.
Dedem 125 yaşına bastıktan sonra vefat etmişti. Biz küçükken hep yanına gidip bize nasıl göç ettiklerini, o topraklardan nasıl çıkarıldıklarını anlatmasını isterdik. Dedemin boyununda hep bir anahtar vardı, işgal edilen topraklarda bulunan evinin anahtarı idi o. "Neden taşıyorsun?" diye sorduğumda bana "Biz evlerimizden çıkarken en fazla bir hafta sonra geri dönmek üzere çıkmıştık böyle olacağını bilmiyorduk. Yoksa oraları bırakır mıydık?" derdi. "Peki oralar nasıl işgal edildi o zaman?" diye sorardım, bize şöyle bir cevap verirdi: ‘’israilliler ingilizlerin yardımı ile gelişmiş silahlara sahip olmuşlardı ve terörist çeteler oluşturmuşlardı. Bu çeteler bir köye saldırıp içindeki herkesi acımasızca öldürüyorlardı. Çocuğunu, kadınını, yaşlısını hatta taşları bile üst üste bırakmıyorlardı. İster istemez yanındaki diğer köyler de korkardı. Çünkü biz kendi halinde insanlarız. Silahımız yoktu ve bu korku ile mecburen başka köylere gitmek zorunda kalıyorduk çeteler köyden geçene kadar. Ama onlar köye el koyuyorlardı.’’ Dedeme göre Filistin'in büyük bir oranı bu şekilde işgal edilmişti, bu şekilde israilliler Filistinin topraklarına el koymuştu. Bu yöntemi israil hala kullanmaya çalışıyor ama tabii ki eskisi kadar etkili değil artık. Çünkü insanlar artık her şeyin farkında.
Üçüncü ve son cevabım tarih penceresi olacak. Bu cevap aslında çok uzun bir cevap olması gerek ama kısa ve öz geçmeye çalışacağım, tarih araştırmacısı olmadığımdandır. Filistin işgal edilme tarihi 1948. Aslında bu tarihte Filistin zaten işgal altındaydı. Fakat bu tarih tam olarak israil denen ülkenin kuruluş tarihi. Ve böylece o topraklar Filistin değil, israil olmaya başlamıştı. Filistin birinci dünya savaşından sonra Osmanlı yönetiminden İngiltere sömürgesine geçmişti. Yani işgal altında geçmişti. 1917’de o zamanlarda İngiltere’nin dışişleri bakanıydı ve yahudilere şöyle bir söz vermişti: ‘’Biz Filistin'i kontrol edenler olarak sizlere ‘’yahudilere’’ Filistin'de bir ülke kurmanıza gerek para, gerek silahla yardım edeceğiz’’ ve o günden itibaren Filistin'deki mücadele başlamıştı. Yani oradaki mücadele daha israil bir devlet olarak ortaya çıkmadan önce var olan bir mücadeleydi. O zamanlarda tapularda şöyle bir yazı yazılıyordu: ‘’Bu toprak, Filistinli bir müslüman olmayana satılamaz’’. Yani tarih boyunca o toprak satma olayı hep yalan olmuştur ve malesef bir çok kişi buna inanıp bizleri yargılamaya başlamıştı. Bu toprak satma olayı israillilerin Müslümanlara sunduğu bir yalandı ki, Müslümanlar Filistin'e ve Filistinliler hep verdiği mücadeleye yardım etmesin ve göz vermesin diye Müslümanların düşüncesinin hep böyle olmasını istemişler: ‘’Onlar zaten topraklarını satmışlar bunu hakediyorlar bize ne.’’
Bunun için Filistinliler topraklarını sattı diyen her kimse bence Filistin'de verilen mücadele büyük haksızlık yapıyor. Orada düşen şehitlere, orada akan kanlara, haksızlık yapıyor. Orada oğullarına ağlayan annelere, yetim kalan çocuklara haksızlık yapıyor. Filistinliler topraklarını satmadı. Tam tersi topraklarına sahip çıktı. Onun için yıllardır bu haldeyiz, yıllardır zulüm altındayız..
Selam ve Dua ile..
Tevfik Alhamss (@tevfik_hamss) (29.09.2014)
23 Eylül 2014 Salı
Ebu Hanife'yle yarışan cumhuriyet gençliğine açık mektup!
"Ebu Hanife bu ayeti okuyup böyle anlamış. Ben de onun gibi aynı şekilde okuyup kendi anladığıma uyabilirim." diyen gençlere sesleniyorum beni dinliyorlarsa.
Şimdi senin ilminle Ebu Hanife'nin ilmini mukayese etmeyeceğim. edemem de zaten. senin ilmini elif cüzünden Kur'an'a yeni geçmiş talebelerin ilmiyle mukayese edebilirim ancak. Ama bugün iyi günümdeyim, şöyle bi bakayım...
Canı sıkıldıkça J.K. Rowling'lerin, Stephen king'lerin arasında unutulmuş, üç kat toz tabakasıyla kaplanmış Yaşar Nuri ya da İskender Evrenosoğlu'nun mealinden 3-5 satır okuyup müçtehidlik yapmaya kalkmak büyük edepsizliktir kardeşim. Sen de gençsin, kanın kaynıyor, kendini bi halt zannetme ihtiyacının zirvede olduğu zamanlardasın, dinî sahayı da boş gördüğün için dinle alakalı kafana estiği gibi cirit atabileceğini düşünüyosun. Ama gerçek dünya öyle değil kardeşim.
Senin de aklın var tabi aynı İmam Azam'ın aklı olduğu gibi. Biz sana gerizekalı demiyoruz haşa. Sen de düşünebilirsin. Mealden olsa da, elementery düzeyde bile Arapça bilmiyor olsan da ayetlerin Türkçe tercümelerini okuyup anlayabiliyosun maşallah. Sen de İmam Azam gibi Kur'an'dan hüküm çıkartabileceğini düşünüyosun. Bence düşünme. Ama yok illa düşüncem diyosan, biz de objektif olarak bakalım. Teheccüd kılarken 1 rekatta hatim indiren, Kabe'nin dibinde sahabeler dahil 1500 hocadan ders okuyan, "leb" demeden çorumun x kazasının y köyünün muhtarının nüfus kağıdındaki cilt no'ya kadar anlayacak kadar keskin zekası olan İmam Azam'la yarış bakalım. Laik cumhuriyetin sütüyle büyümüş ve 3 senedir makroekonomi bütünü geçemeyen yakışıklı cevval bi genç olarak yarış.
Biz de ümmet olarak objektif şekilde 1300 yıl sonra bakalım, hanginizin ismini ve varlığını hatırlayan son insan bin sene önce ölmüş, hanginizin 1300 sene sonra arkasından rahmetler okuyan, namazı ondan öğrendiği gibi kılan, ona ismiyle değil İmam Azam diye hitap eden milyarlık bi ümmet var, bekleyip görelim... 1400 sene sonra hadislerin uydurma olabileceğini ilk defa akıl eden mübarek kardeşim benim. Sen gene de bi dene...
@mukallid_