19 Eylül 2014 Cuma

Filistin Gazze’den İbaret Değil!

Bu yazımının yazmanın tek nedeni; son zamanlarda aramızda bir çok insanın Filistin’de verilen mücadele ve yapılan direnişin sadece Gazze'de olduğunu düşünmesidir. Filistin'de verilen mücadelenin şekilleri var, sadece silahla değil, sadece sabretmek değil. Filistin'in her köşesinde mücadele var, direniş var. Filistinli olmak bile direniştir. Filistinli olmak bile mücadeledir, nerede olursa olsun bir Filistinli bir mücadele veriyordur, bir direniş veriyordur. 

Bu yazımda sizlere bir çok noktayı ulaştırmak istiyorum. İlkini yazımın başlığından görebilirsiniz. Filistin'in sadece Gazze'den ibaret olmadığını ve Gazze'nin sadece Filistin'in bir parçası olduğunu göstermek istiyorum. Tabii yazımın içinde başka noktalara da değineceğim. Filistin'in başka yerlerinde nasıl mücadele verildiği ve nasıl ayakta durulduğunu da az da olsa göstermeye çalışacağım.

Son zamanlarda Gazze hep ön plana çıkmış. Tabii bu son zamanlarda yaşadığı savaşlar ve zalim ambargoya karşı verdiği direniş nedeniyle özellikle içindeki insanların göstermiş olduğu sabırdan dolayı hep göz önünde olmuş. Oradaki insanların verdiği yaşam mücadelesini anlatmaya bir yazı değil binlerce yazı bile yetmez fakat Filistin'in başka yerlerinde de en az Gazze kadar direniş ve mücadele var; özellikle Kudüs ve Batı Şaria’da verilen büyük mücadeleler var. Belki orada dış ambargo yok, ama ‘’iç ambargo’’ var. Bu nasıl bir şey diye sorarsanız, size şöyle açıklayabilirim. Gazze’nin içindeki insanlar Gazze’nin dışına çıkamıyorlar, sadece Gazze’nin içinde kalıyorlar ve rahat bir şekilde Gazze’nin içindeki şehirlere gidip gelebiliyorlar. Ama Batı Şaria’da böyle bir durum yok. Tam tersi, oradaki insanlar dışarıya rahat bir şekilde çıkabiliyor ama şehirler arasında rahat seyahat edemiyorlar. ‘’Kontrol Noktaları’’ var; israilli askerlerin her yerde kurduğu ve insanların saatlerce beklediği, hastaların can verdiği, hatta hamile kadınların doğum yaptığı kontrol noktaları bunlar. İnsanların iki saatlik yolu, hatta 15 dakikalık yolu gitmeleri günler sürebiliyor. Bu kontrol noktalarından dolayı bazı insanların başka şehirlere gitmesi yasak. Nedeni ise çok basit: bu ‘’kontrol noktası’ndan geçmek yasak, askerler bir kulenin içinden sana izin veriyor ya da vermiyor. Sen ise onların izin vermelerini bekliyorsun. Onlar çoğu zaman eğlencesine ‘’Hayır geçemezsin derler ve seni geldiğin noktaya geri gönderirler. Öğrenciler okullarına gitmek için bu noktalardan her gün iki sefer geçmek zorunda. Çoğu zaman okuluna gitmeden evine döner öğrenciler, hastaların tedavi olmak üzere hastanelerin olduğu şehirlere gitmek için izin almaları gerek. Çoğu zaman da izin almazlar, bu ‘’kontrol noktalarında’’ şehit olurlar. Bu kontrol noktalarına ‘’Ölüm Noktaları’’ diye isim veriliyor Filistin’de ve gerçekten öyledir. Özgürlüğün, merhametin ve hatta insanlığın öldüğü noktalar bunlar. Bu sadece kontrol noktalarında gördükleri zulum, bu sefer sadece bunu anlatıyorum.

Kudüs’e gelirsek ve orada neler yaşandığını anlatacak olursam, oradaki yaşananlar kalplerin gözyaşlarını kan olarak akıtır. Orada yaşayan insanların Kudüs’te olması başı başına bir direniştir savaşmasa da, birşey yapmasa da. Orada kalmak, israillilerin aralarında kalması ve orada direnmesi bir Filistinlinin verebileceği en büyük mücadelelerden birisi. Kudüs’te bir Filistinli bir evi inşaa etmek isterse ‘’israillilerden’’ izin kağıtları çıkarması gerek. İzin isteyen bir Filistinli olunca onu aylarca uğraştırırlar ve sonunda izni vermezler. Çoğu zaman Filistinliler izinleri alamadığı için evlerini izinsiz yaparlar, israilliler bunu bildikleri halde yapmalarına izin veriyorlar, bir süre sonra gelip evin sahibine ‘’Evini izinsiz yapmışsın, evini en kısa süre içerisinde yıkacağız’’ derler, yıkımın masraflarını da evin sahibine yüklerler, bunun için Filistinliler çoğu zaman kendi eli ile yaptığı evini kendi eli ile yıkar masrafları ödememek için... İnşaa izni alan ve evini israillilere göre ‘’yasal’’ bir şekilde yapan Filistinliler de pek rahat değil tabii. Tadilat yapmak isterse yine izin alması gerek, tabii ki bu sefer verilmiyor ve aynı şekilde izinsiz yaptırmak zorunda kalıyorlar. Bu sefer yapılan tadilati yine yıkıyorlar.

Bunu özetleyecek olursam Filistinlilerin Kudüs’te bir şeye sahip olmalarına izin vermiyorlar ve böyle şeyleri yaparak Filistinlileri Kudüs’ten çıkarmak istiyorlar. Onun için Kudüs’te kalmanın bile başı başına bir mücadele, bir direniş olduğunu söylemiştim.

Son olarak ‘’Numaralar Mezarlığından’’ bahsedeceğim. Çok uzun bir konu olduğu için çok hızlı ve özetle anlatacağım. Belki aramızda çoğu insan bunu ilk defa duyacak. israil hapishanelerinde tutuklu olan Filistinliler eğer cezasını tamamlamadan vefat ederse; cesedini ailesine değil ‘’Numaralar Mezarlığında’’ defnederler ve cezasını tamamlayana kadar orada tutarlar. Ailesine ise bir numara veriliyor: mezarlığın içindeki numarası ne ise ailesine o numara veriliyor ve şehidin ailesi beklemeye geçer. israil sadece canlıların değil ruhunu Allah’a teslim etmiş şehitlerin bile düşmanı.

İşte o anlattıklarımdan dolayı Filistin sadece Gazze’den ibaret değil. Filistin’in her yerinde mücadele veriliyor; farklı şekillerde mücadele veriliyor. Kaderinde savaşmak yazılmışsa bir Filistinli savaşarak mücadelesini veriyor, kaderinde evini eli ile inşaa edip eli ile yıkması gerektiği yazılmışsa öyle de mücadele veriyor, kaderinde vatanından uzakta gurbette yaşamak yazılmışsa öyle de mücadele veriyor. Filistinlilerin kaderinde hep mücadele yazılmıştır, şekli ne olursa olsun her türlü, her hali ile veriyoruz...

Tevfik Alhamss (@tevfik_hamss)
19.09.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder